Yaşadığımız çevre ve Dünya'ya baktığımız zaman canlı ve cansız pek çok varlık görürüz. Hayvanlar, bitkiler, dağlar, taşlar, gezegenler bunlar arasında sayılabilir.
Yaratılmış olan tüm varlıkların içinde bulunduğu sisteme ise "âlem" denir. Âlemi yaratan tek bir güç vardır. O da Allah'tır.
Allah (cc), evrendeki her şeyin üstünde bir güce sahip olan, yarattıklarının gözeteni ve evrendeki işleyişi düzenleyendir.
İnsandaki duyu organları sınırlı bir kapasiteye sahiptir. İnsan, evrendeki her şeyi çıplak gözle göremez, işitemez veya duyamaz.
Var olduğunu bildiğimiz halde hiç görmediğimiz veya özel aletler ile görebildiğimiz varlıklar vardır. Bu nedenle varlıklar âlemini ikiye ayırarak inceleyebiliriz:
Bununla birlikte, Allah'ın bizlere verdiği akıl ve irade gibi nimetler sayesinde, duyularımızla algılayamadığımız, ancak varlığına inandığımız manevi varlıklar hakkında vahiy yoluyla bilgi ediniriz. Bu durum, insanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerden biridir.
Beş duyu organımız ile algılayabildiğimiz canlı veya cansız varlıklar. Güneş, Ay, insan, bitki, hayvan, deniz görülen varlıklar arasında sayılabilir.
Teleskop ile görülebilen gök cisimleri veya mikroskop ile görülebilen tek hücreli canlılar da bu alanda yer almaktadır.
Beş duyu organımız ile algılayamadığımız ve göremediğimiz varlıklardır. Bizler bu alana ait varlıklar hakkındaki bilgiyi vahiy (Allah'ın bildirmesi ile) yolu ile öğreniriz. Melek, cin ve şeytan manevi varlıklardır. Bu varlıkları göremesek de var olduklarına inanırız.
Bir şeyin varlık olduğunun kabulü için onun mutlaka gözle görülmesi gerekmez. Örneğin; adalet, hoşgörü, merhamet, sevgi ve saygı gibi gözle görülmeyen pek çok değer ve duygunun var olduğuna inanırız. Ancak bunların gözle görülüp ele tutulması imkansızdır.